Sivas Katliamını Unutmadık Unutmayacağız Barışın, Kardeşliğin, Emeğin Ülkesini Kuracağız

2 Temmuz 1993’te yaşanan Sivas Katliamı’nın üzerinden 27 yıl geçti. Yirmi yedi yıl önce Madımak Oteli’ne düşen ateş yüreğimizi dağlamaya devam ediyor.

02 Temmuz 2020 Perşembe 14:58
Sivas Katliamını Unutmadık Unutmayacağız Barışın, Kardeşliğin, Emeğin Ülkesini Kuracağız

Bundan tam 27 yıl önce;  günler öncesinden gazete yazılarıyla, hedef göstererek, provokasyonlarla katliamı hazırlayanlar aydınlarımızı, “yaşasın şeriat” sloganları eşliğinde, yakarak katletmiştir. 

Ülkemizin aydınlık yüzü 33 canımızın bilime, aydınlığa, cumhuriyet fikrine, seküler yaşama düşman Ortaçağ zihniyetinin temsilcileri tarafından canice yakılarak aramızdan koparıldığı Sivas-Madımak katliamı ne ilk ne de son katliamdır.

Çünkü farklı inançları, kültürleri, kimlikleri bir zenginlik değil, tehdit olarak gören tekçi-otoriter zihniyet yeni katliamlara davetiye çıkarmaya devam etmiştir.

KESK olarak, yirmi yedinci yıl dönümü vesilesiyle, Sivas Katliamı nezdinde yaşadığımız tüm katliamları bir kez daha lanetleyip yaşamını yitiren insanlarımızı saygıyla anarken diyoruz ki: Katliamlara, ölümlere alışmayacağız, unutmayacağız, unutturmayacağız. Karanlığa teslim olmayacağız. Kutuplaştırma siyasetine karşı zenginliğimiz olan farklılıklarımızı ısrarla ve inatla koruyacağız. “Dostluğu ve sevgiyi, onlarla birlikte büyüsün, bütün dünyayı sarsın diye yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak” için; Özgür, demokratik, laik bir ülkede barış içinde bir arada yaşam mücadelemize devam edeceğiz. Yaşadığımız katliamların hesabını barışın, kardeşliğin, emeğin ülkesini kurarak soracağız.

SAVUNMA SUSMAYACAK BAROLAR YALNIZ DEĞİLDİR

Yasama, Yürütme, Yargı ayrılığı ve bağımsızlığının büyük oranda ortadan kaldırıldığının son örneği yargının temel ayaklarından olan savunmaya yönelik iktidarın sistematik baskısı ve etkisizleştirme girişimleridir.İktidar, yedeğine alamadığı, borazanı yapamadığı diğer muhalif kurum, kuruluş ve kişiliklere yönelik etkisizleştirme ve susturma politikalarını bu kez barolar ve meslek örgütlerine yönelik yapmaktadır.Emek ve meslek örgütlerinin iç işleyişine müdahale etmek isteyen, böl-parçala-yönet politikasıyla kimisini yedeğine almayı, geriye kalanları güçsüz bırakmayı hedefleyen düzenlemeye karşı çok sayıda baronun gösterdiği haklı tepki ve yürüyüş eylemi geniş kesimlerde yankı ve destek bulmuştur. Konfederasyonumuz baroların, avukatların hepimizin haklarını savunma, demokrasinin temel kurallarına ve anayasal haklara sahip çıkma, meslek onurlarını koruma adına gerçekleştirdikleri yürüyüşü selamlamakta, dayanışma duygusunu ifade etmektedir.

“KIDEM TAZMİNATINA DOKUNMA” diyen işçiler onurlu mücadelesini selamlıyoruz.

Tüm dünyayı saran pandemi süreci Türkiye’de emeğe, emekçilere yönelik yeni saldırıların fırsatı haline getirilmektedir. Ülkeyi yönetenler koronavirüs salgını ile birlikte daha da ağırlaşan ekonomik ve toplumsal sorunları çözmek yerine salgından en fazla etkilenen işçilerin, emekçilerin ellerinde kalan son haklara göz dikmektedir.Bu kapsamdaki en önemli saldırılardan biri de işçilerin son kalesi kıdem tazminatının gaspına ve kamu emekçilerinin kamusal emeklilik halkının budanmasına yönelik saldırıdır. Neredeyse her iki yılda bir tekrar ısıtılıp servis edilen Kıdem Tazminatı Fonu bu kez Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) ambalajı ile allanıp pullanıp önümüze konulmaktadır. Ancak ambalajı ne kadar cilalansa hedef en başından beri işçilerden ve kamu emekçilerinden yapılan kesintilerin sermayeye ucuz kredi olarak aktarılması, özel emeklilik şirketlerinin beslenmesidir. Söz konusu hedef 10 Nisan 2019 tarihinde açıklanan “Yapısal Dönüşüm Adımları” paketinin sunumunda Hazine ve Maliye Bakanı’nın kayıtlara geçen “Sistemde biriken fonlar reel sektöre ve ülkemizin büyümesi üzerinde kanalize edilmesini sağlayacağız. Şirketlerimiz böylece daha ucuz finansmanla yatırımlarını yapabilecekler” sözleri ile çok önceden itiraf edilmiştir. Ayrıca KESK olarak daha önce defalarca dikkat çektiğimiz üzere söz konusu hedef hem 2020-2022 dönemini kapsayan Yeni Ekonomi Programında (YEP) hem de On birinci Kalkınma Planında tekrar edilmiştir. Bunun için KESK olarak bugün işyerinde, fabrikasında, sokakta “Kıdem Tazminatıma Dokunma” diyen işçilerin onurlu mücadelesini selamlarken, tüm kamu emekçilerini, emekten yana olan tüm kesimleri sadece işçilere destek açıklamaları ile yetinmemeye, elimizde kalan son hakları gasp etmeye çalışanlara karşı işçisiyle kamu emekçisiyle omuz omuza vermeye, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

PANDEMİ İLE DERİNLEŞEN KRİZE KARŞI GERÇEK BİR NORMALLEŞME İÇİN EMEKTEN, HALKTAN YANA BiR BÜTÇE, iNSANCA YAŞAMAYA YETECEK BiR GELiR İSTİYORUZ!

Tüm dünyayı saran bir salgının milyonlarca insanın hayatını alt üst ettiği olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Pek çok ülke dar gelirli yurttaşlarını ve ücretli kesimleri pandemiden korumak için mecburen kısmen de olsa sosyal devlet politikalarını hayata geçirmeye, bunun için bütçelerinin önemli bir bölümünü kullanmaya devam ediyor. Ülkemizde ise kontrolsüz, plansız, koşar adım geçilen “NORMALLEŞME” sürecinde dar gelirliler, yaşamını emeği ile alın teri ile kazanan milyonlar yine yok sayılıyor. Buna karşın 5 milyon yoksul aileye verilen sadece bin TL’lik ‘sosyal yardımı’ bile lütuf gibi gösteriyor. Pek çok ülkenin aksine ne elektrik, ne su, ne de doğalgaz faturalarının tahsilatından vazgeçilmemiştir. Üstelik 15 günlüğüne ertelenen faturalar “ortalama tüketim” oyunu ve örtülü zamlarla şişirilmiştir. Geçmediğimiz otoyolların, köprülerin, tünellerin mütehhaitelerine halkın cebinden verilen hazine garantileri sokağa çıkma kısıtlamalarının olduğu günlerde bile devam ettirilmiştir. Kamu emekçileri olarak bizler de yoksulluk ve sefaletten payımıza düşeni fazlası ile alıyoruz!

Dünyada yüz binlerce insanın yaşamına mal olan salgın koşullarında bile atılan her adımda sermayenin, patronların çıkarlarının temel alınması NORMAL DEĞİLDİR.

Salgın tehlikesinin sürdüğü koşullarda gün geçtikçe açlık sınırına daha fazla yaklaşan bir maaş ile korumasız bırakılan, güvencesizliğe, geleceksizliğe itilen tüm kamu emekçileri için EK BÜTÇE ve EK ZAM acil talebimizdir. EK zam; tüm emekçilerin alın terinin karşılığı insanca yaşamasını mutlak zorunluluğudur. KESK olarak tüm emekçilerin haklarını savunmaya sonuna kadar devam edeceğiz.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.