Yabancıya hayran kendi insanına düşman ülkeyiz

Trabzonspor’un ve Türk futbolunun önemli ismi Özkan Sümer,hem Trabzonspor’da hem de ülkedeki yabancı hayranlığı konusunda serzenişte bulunarak “Türk Milleti yabancıya hayran kendi insanına düşman. Benden değilse bende iyidir kompleksi içinde” dedi

15 Kasım 2018 Perşembe 10:16
Yabancıya hayran kendi insanına düşman ülkeyiz

Trabzonspor’un duayen ismi Özkan Sümer, çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Ahmet Ağaoğlu ve ekibi kulüp yönetimine seçildikten sonra kulüpte Genel Koordinatörlük görevine getirilen ancak kısa bir süre sonra bu görevden istifa eden Sümer, neden istifa ettiğini de ilk kez açıkladı. Deneyimli futbol adamı, Bordo-Mavili kulübün hem ekonomik hem de sportif olarak başarıya ulaşmasının ise üç etkene bağlı olduğunu bunların birincisini kendileşme, ikincisini bütünleşme üçüncüsünü de sabır olarak sıraladı.Trabzonspor’da görevde olan yönetimlere saygının önemli olduğunu vurgulayan Sümer, yönetim kuruluna saygının olmadığı yerde yaranın derinleşeceğinin altını da çizdi. Ülkedeki yabancı oyucu ve teknik adam sayısının fazla olmasıyla ilgili de görüşlerini belirten Sümer, çok tehlikeli bir durum olduğunu belirterek, “Ben her zaman şunu derim; Yabancıya hayran kendi insanına düşman Türk Milleti. Benden değilse benden iyidir kompleksi içinde” dedi. İşte Sümer’in gazetemize yaptığı birbirinden çarpıcı ve ders niteliğindeki o açıklamalar:

UYARICI BİR KÖPRÜ OLMAK İÇİN AYRILDIM

Görevden neden ayrıldınız?

Bana göre Trabzonspor’un önceliği kendileşmektir. Görevdeyken bu yöndeki uygulamalar beni çok ikna ve tatmin etmediği için ayrı bir düşüncemiz oldu ve yönetim kurulu kararlarını da bu konuda etkileyen bir kısım sebeplerin karşımıza çıktığını düşünüyorum. Ben bu yönde bir baskıcı, uyarıcı veya şikayetçi olmayı tercih etmedim. Tam tersine ben kendilerine de söyledim ‘ayrılıp bir cephe oluşturmak değil, uyarıcı bir köprü kurmak için görevi bıraktım.’ Kendi anlayışıma uygun bir ortam ve imkan olmadığı için ayrılmanın doğru olduğunu düşündüm. Yönetime zorluk çıkartacak camiada bir kısım bölünmelere neden olacak hiç bir mesajım da olmamıştır.

SAYGI OLMAZSA YARA DERİNLEŞİR

Sosyal medyada yönetimin kararlarına tepki gösteren de var doğru yapıldığı yönünde yorum yapan da. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sosyal medya günümüzde çok önemli. Ama sosyal medyaya kapıldığımız zaman ortak vizyon oluşturma şansımızı kaybederiz. Her şeyden önce ortak vizyonu oluşturulmalı. O ortak vizyondaki öncelikleri iyi belirleyecek sıralamasını iyi koyacak ve bir kararlılıkla bunların üzerinde durulacak. O bölünmede o başka bu başka gibi fikri çatışmayla da kalmaz, bir kitlenin birbiriyle karşı karşıya gelmesi gibi bir sonuca dönüşebilir kaygısı, korkusu içindeyim. Bu nedenle yönetim kurulu kararlarına saygıya ihtiyaç var. Yanlış-doğru hiç tartışmadan. Çünkü bu yönetim kurulunu o kitle göreve getirdi. Göreve getirirken şunları şunları yapacağı şeklindeki bir belirleme de söz konusu değil. Gelip Trabzonspor’u en iyi şekilde yönetebilecek umuduyla onlara görev verildi. Onlar da bu görevi yaparken herkesin kendi arzusuna dönük görev olmaz. Yönetim kurulu mevcut şartlar içerisinde bir irade ortaya koyacak o iradede bugün, Burak ve Onur konusunda böyle tecelli etti. Sonunda hoşumuza gitsin gitmesin böyle bir kararla karşı karşıya kalındı. Yönetim kuruluna saygı sağlanamadığı takdirde yara derinleşir.

ÜÇÜ BİR ARADA! OLMAZSA OLMAZ

Ekonomik tablonun çözümü hakkında sizin nasıl öneriniz olur?

Trabzonspor’un hem performansını yükseltmek hem borcunu azaltmak hem de kendi tarzını pekiştirmek doğrultusunda üç tane aracı var bana göre. Birincisi kendileşecek, ikincisi bütünleşecek, üçüncüsü de sabır gösterecek. Başka türlü mümkün değil. Bunlardan tek bir tanesi olmazsa diğerleri de işe yaramaz. Üçü bir arada yani. Olmazsa olmaz bunlar. Başka hiç bir çaresi çözümü yok. Formül bu üçü. Trabzonspor’un yeniden böyle bir itibar kazanmasının değişmezleri bunlardır.

KARAMAN HIRPALANDI

Ünal Karaman’ın performansını nasıl buluyorsunuz?

Ben antrenörleri eleştirmem. Karşımıza çıkan şeye rağmen Burak şöyle yaptı, Onur böyle yaptı da demem. Oyucuları da eleştirmem. Ama her şey de olduğu gibi bir teknik adamın böyle olaylar içerisinde hırpalanması elbetteki verimliliği düşürmesi konusunda önemli bir etkendir. Çünkü onun da desteğe, morale ve güvene ihtiyacı var. Şuan bunların her biri yok olmuş durumda. Böyle bir ortam da kolay değil çalışmak.

YÖNETİM DEVAMEDER GİBİ...

Ağaoğlu ve ekibi Aralık’taki genel kurulda devam etmeli mi?

Kendileri o yönetimi bütünüyle koruyup devam mı eder yoksa bir kısım çıkartmalar ve eklemeler yaparlar mı kestiremiyorum bunu. Ama şuan görünen bu yönetim kurulunun bir devamlılık kazanacağı yönünde. Tabi başka bir aday çıkar mı onu da bilemiyorum.

330 BİN NÜFUSLU İZLANDA KADAR OLAMADIK

Trabzonspor ve Türk futbolunda alt yapıyla ilgili bir sorun var mı sizce? Yeteri kadar futbolcu yetişmediğini gözlemliyoruz...

Ben bu konularla ilgili ders de veriyorum. Türkiye’de alt yapıdan oyuncu yetiştirme oranı dünya sonuncusu, yüzde üç. Bu yapılan araştırmaların bir sonucu ortaya çıktı. Avrupa’da ise Türkiye en fazla yabancı oyuncu kullanan ülke konumunda Süper Lig’de. Diğer liglerde de ikinci sırada. En yaşlı lig ayrıca. Türkiye’de futbolun kendine özgü bir yönetim tarzı da yok. Bundan mahrum. Bir potansiyel var. 13 milyon genç ve 23 milyon çocuk var.Bunlardan 330 bin kişilik bir İzlanda kadar oyuncu çıkartamıyoruz. Bunları görmek lazım. Trabzon yine o yönde en fazla oyuncu üreten illerden biri. Bursa’da buna dahil. Yeter mi elbette yetmez. Trabzonspor bir kere kendi özgünlüğünü etkin bir şekilde kullanmayı bilecek. Burada sadece kitlesel bir bütünlükten bahsetmiyorum. Trabzonspor’da oyuncuların, yöneticilerin, antrenörlerin her birinin bir düşünceye bir duyguya yaklaşması gerekiyor. Bütün mesele bu.

SAKINCALI VE ÇOK TEHLİKELİ!

Yabancı kuralıyla ilgili sizin bir öneriniz oldu mu?

Federasyon yönetim kuruluna da söyledim. Bu tehlikeyi, bu rahatsızlığı dile getirdim. Ülke futbolu için sakıncalı bir durum olduğunu bir takım sebeplerle söyledim. Kendileri de ‘hayır’ demiyor. Bir kere o karar alındı. Büyük bir olasılıkla sayıyı azaltacaklar ama bu yetmez. Bir kere ülke profesyonel bir yaşama geçtikten sonra rekabet unsurlarını göz ardı edemez. Rekabeti reddetmek mümkün değil endüstriyel futbolda. Rekabet edebilecek doğrultuda bir kalite kazanılması yabancılarla mümkün olacağı düşünülüyor ben de ‘hayır’ diyorum.

HER TAKIM TAKIM OLAMAZ

Ülke rekabette bir seviye kazanacaksa bir etkinlik kazanacaksa üretmeyi bilecek. Yabacıyı da çok seçici alacak. Yabancıyı kesmesi mümkün değil ama sayı düşecek ve kalite artacak. Her takım için geçerli bu. Nasıl bir lig yaşadığımız ortada. Bakıyorsun küçük olarak nitelendirdiğimiz takımlar büyük büyük takımların canını okuyor. Demek ki o düşünülen transferlerle bu iş çözülmüyor. Takım oluşturmayla takıma böyle starları dahil etmek farklı bir şey. 2003-2004 yılında Real Madrid dünyanın bütün starlarını takıma topladı. Sonuç ligde dördüncü olup hiç bir kupa alamadı. Takım başka bir şey. Takım ihtiyaca uygun bir tamamlamayla olur. Takım bu demektir.

BENDEN DEĞİLSE BENDEN İYİDİR

Ülkedeki yabancı oyuncu sayısının yanı sıra Milli takımımızın başındaki teknik adam da yabancı. Neden kendi insanımıza değil de yabancıya değer veriyoruz?

Akıl almaz iş bu. O yanlışların sonucunda ülke olarak bedel ödüyoruz. Milli takımın oynadığı son maça göre konuşuyorum. Ulusal 6 oyuncusu yurt dışından, U Milli takımımızın 3 oyuncusu yurt dışından ve Süper Lig’imizden 48 tane yurt dışından oyuncu var. Bakıyoruz kendi kaynaklarımızdan o kadar yok. Böyle bir şey olabilir mi? Bu çarpıklığı nasıl göremeyiz? Akıl alır bir şey mi? Göçmenlerden 48 oyuncu var ama alt yapıdan bu kadar oyuncu katamamışız.Yıllardır benim en büyük derdim bu. Yabancıya hayran kendi insanına düşman Türk Milleti. Benden değilse bende iyidir kompleksi içinde. Lucescu yerinde Türk atrenör olsa çoktan gönderilmişti. Yabancıda olağanüstü hikmetler görüyoruz. Kendimizde böyle bu değerlendirmeyi yapan insanların bir çok yüksek vasfı olmadığı için o eksik vasıflarının başkasında olabileceği saplantısı içindeler. Doktorda, mühendiste vs. Herkeste böyle. Bu saplantıdan kurtulamazsak düzen değişmez.

HER ŞEY DOĞRU YAPILMALI

“Bir kere gelişme dediğimiz şey üretimsiz olmaz. Başarı olur ama dönemsel olur kalıcı olmaz. Devamını sağlayamazsın” diyen Sümer, niye Trabzonspor alt yapısının bunu başaramadığı sorusuna şöyle yanıt verdi: “Pat diye olacak şey değil. Bir hazırlık süreci yaşanacak. Belli etaplar. Hasat yasası gibi. Doğru tohum, doğru zaman, doğru toprak, doğru teknik, doğru süreç... Aynen böyledir. Doğru insanlarla doğru bir süreç yaşayacaksın, çocuklar o gençler hazırlanacaklar, sonra dahil edeceksin. Biz o süreci şöyle koyduk; Alt yapı 1461 Trabzon’a üretecek, 1461 Trabzon’da A takıma. Ama bu üretim sadece genel futbol uygulamalarıyla alakalı değil. Özelliği olacak kendine özgü olacak. Bu bir zamana muhtaç ve uygulamanın doğru olmasına ihtiyaç var. Bazı şeyleri doğru uygularsın ama doğru sıralamadığın zaman süreç uzar.”

1461 TRABZON FARKLI AMAÇLARA HİZMET ETTİ

1461 Trabzon kulübü misyonunu yerine getiriyor mu sizce?

1461 Trabzon hem yarışacak hem geliştirecek. Profesyonel faaliyet yarışma faaliyetidir, geliştirmeyi çok dikkate almaz. Ama 1461 Trabzon gelişmenin devamında o profesyonel hayatı yaşaması, yaşatması o insanları daha üst seviyede bir mücadeleye hazırlaması, o yetkinliği kazanması yönünde devamlılık sağlamak için düşünülen bir şeydi. Bulunduğu noktadan kesinlikle yükselmesi gerek. Yükselirse yukarıya oyuncuyu yükseltme kalitesi de artacak. Gelinen süreçte 1461 Trabzon güven kaybetti. Bir kısım farklı amaçlara hizmet etti. Ticari olarak kullanıldı, siyasi olarak kullanıldı.

TRABZONSPOR TRABZONSPOR OLMAKTAN ÇIKAR!

Siyaset Trabzonspor’un neresinde olmalı?

Benim başkanlığımda da biz siyasetten yararlandık. Ama Trabzonspor konumu bakımından siyasetten yararlanmayı bilecek. Siyasete kalkıp mahkum olma yanlışına düşülmesi ayrı bir hasar oluşturur. Şuan Trabzonspor siyasete muhtaç ama yararlanmak şeklinde muhtaç. Siyasete teslim olduğun zaman Trabzonspor, Trabzonspor olmaktan çıkar. Şuan teslim olunmuş mu onu bilmiyorum.

ÜZERİNDE HİÇ DÜŞÜNMEDİM

Kulübün katarlılara satılması söylemlerine ne diyorsunuz? Bakıyoruz, Avrupa’nın bir çok devi, Milan, M.City gibi kulüpler yabancılara satılmış durumda.

Bahsettiğiniz kulüpler tamamen ticari olarak kurgulanmış kulüplerdir. Şirkettirler. Biz hem dernek hem şirketiz. Trabzonspor’da şirkette var ama asıl kulüp dernektir. Mesela Almanya’da bu dediğiniz sistem yoktur. Çünkü oradaki kulüpler de dernektir. Onlarda sistem şöyledir; 5 tane yönetici profesyonel olmak zorunda. Kalkıp da bir mali işlerden sorumlu yönetici profesyonellere dahil olamaz. Ona şunu yap bunu yap diyemez. O işleri onlar yönetecek. Onu böyle çözmüşler. Bizde ne yazık ki çok yetkin bir profesyonel getirmiş olsak dahi onu profesyonel olmayanlar yönetmeye kalkıyor. İşler o zaman çuvalmaya dönüşüyor. Sizin dediğiniz kulübün Katarlılar’a satılması gibi bir konunun üzerinde çok fazla düşünmedim, kafa da yormadım. Ama hoşuma giden bir şey değil. Çok sempatiyle bakmıyorum.

HER ŞEYE RAĞMEN AKTİF OLMAYA ÇALIŞIYORUM

Özkan Sümer Federasyon başkalığını düşünüyor mu? Yapmak istediğiniz başka bir görev var mı?

Şimdi tabi böyle büyük büyük sorumluluklar alma konusunda şartların bana çok uyduğunu düşünmüyorum. Kendi tarzımdan ödün vererek bir uyum sağlamak gibi bir yaklaşım içinde olamam. Ama yine de benim düşüncemden, birikimimden, deyemimimden yararlanmak isteyenlere katkı vermeye çalışıyorum. Federasyonda kurslar veriyorum. Pro lisans kurslarına katılıyorum. Trabzon’da çok önemsenmesem de bazı kulüpler fikir istiyor. Onlara katkı yapmaya çalışıyorum. Bu dünyada her şeye rağmen aktif olmaya çalışıyorum.

Sonnokta gazetesi 

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.