Cennet ve Cehennem

Ramazan heyecanı başladı. İslam alemi gece sahura kalkıp oruca niyet ediyor. Peki Trabzon'da akşam ezanı kaçta okunacak?

26 Mart 2024 Salı 09:02
Cennet ve Cehennem

İmsak :04:41 - Güneş :06:07 - Öğle :12:32 -İkindi:16:01 - Akşam:18:46 - Yatsı:20:07

Ramazan ayı boyunca siz değerli okuyucularımıza her gün bu satırlarda dini mesajlar vermeye devam edeceğiz. Bugünkü konuğumuz Uzman Vaiz Mehmet Şerif Yüksel

Dinler tarihi alanındaki araştırmalar, hemen bütün dinlerde ölümden sonra ikinci bir hayatın yaşanacağı, orada insanlara dünya hayatında yaptıklarının karşılığı olarak mükâfat veya ceza verileceği düşüncesinin mevcut olduğunu göstermiştir. Bunula birlikte insandaki adalet duygusu da ahiret hayatındaki ceza ve mükâfatın varlığını gerekli kılmaktadır. Yüce Allah’ın yarattığı en mükemmel ve mükerrem varlık insandır. Rabbimiz, yeryüzü halifesi tayin ettiği insanın, evvela kendisini tanımasını ve kendisine kulluk etmesini, saniyen beraber yaşadığı insanlarla hak ve adalet anlayışıyla muamele etmelerini ister. İnsan, kendinden istenilenleri yerine getirdiği takdirde Ahiret yurdunda büyük mükâfatlara mazhar olacaktır.[1] Bu mükâfatlara genel bir ifadeyle «Cennet Ve Cennet Nimetleri’’ denilmektedir. “Örtmek, gizlemek, bitki ve ağaçları ile toprağı örten bahçe” anlamına gelen Cennet, Nebilerin davetine uyarak inanan, dünya ve ahirete ait işler ile kulluk vazifelerini güzel bir şekilde yapan temiz ve müttakî kişiler için hazırlanmış bir saadet yurdudur. Ebedi yurt anlamında çokça kullanılan cennetin çoğulu ise Cinân ve Cennât'tır. Cenneti hak edenlere ‘Ashabu’l-Cenne’, ‘Ehlü’l-Cenne’ denir.[2]

Ama eğer insan; kendisinden istenilenleri yerine getirmeyip Allah’ın nimetlerini inkâr eder ve yeryüzünde fitne-fesat çıkarmaya çalışırsa o zaman kâfirler, münafıklar, zalimler, caniler ve fasıkların azap görecekleri yere /Cehenneme müstahak olacaktır.[3] Sözlükte; "derin kuyu" anlamına gelen Cehennem, Kur’an ifadesiyle kötülerin âhiret hayatında cezalandırılacakları yerin adı olarak bilinmektedir.[4]Cehennem Müslümanlar ve diğer pek çok din tarafından ölüm sonrası ceza çekilen ateşli bir yer olduğuna inanılmaktadır. Dünya hayatında iman etmeyenlerin sürekli olarak, iman ettiği halde salih amel işlemeyip günahla iç içe bir hayat sürenlerin günahları ölçüsünde, cezalandırılmak üzere kalacakları azap yeri olan cehennem, Kur’an-ı Kerîm’de 77 âyette bahsi geçer. Cahim, Haviye, Hutame, Leza, Saîr, Sakar gibi isimlerle de onun farklı boyutlarına dikkat çekilmektedir. Cehennem ehline ‘Ashâbü’n-Nâr, Ehlü’n-Nâr’ denilir. Yaratıkların en şereflisi olan insan, “İnsanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım”[5] diye buyuran kâinatın yaratıcısını tanıyıp O’nu gereği gibi sevmedikçe, ‘cehennem ehli’nden sayılmayı hak edecektir.

Kur’an-ı Kerîm’de bütün türevleriyle 147 kez geçen Cennet; 25 yerde dünyadaki bağ-bahçe, 6 yerde Âdem ile Havvâ’nın iskân yeri, 1 yerde sidretü’l-müntehâ’da bulunan ‘me’vâ’ cenneti geri kalan yerlerde âhiret cenneti anlamında kullanılmıştır. "Rabbinizden bir mağfirete; Allah'a ve peygamberlerine inananlar için hazırlanan genişliği gökle yerin genişliği kadar olan Cennete koşuşun.”[6] Ayetindeki bu tasvir Cennetin tasavvur edilemeyecek kadar geniş olduğunu ifade eden bir benzetmedir. Cennet ve içindekiler öz itibari ile dünyada bilinen şeylerden farklı olmak birlikte insanların görmediği, hayal bile edemediği şeyleri onlara anlatmanın tek yolu, bildikleri nesnelerin isimlerini kullanmaktır. Dolayısıyla Allah cc Cenneti anlatırken, bildiğimiz isim ve kavramlarla anlatmıştır. Nitekim Peygamber (sav): «Cennette olan şeylerin dünyada sadece isimleri vardır. Orada hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir kimsenin hayalinden geçmediği şeyler vardır.”[7] Buyurmuştur. Kütüb-i Sitte’de yer alan çeşitli hadislerde cennetin 8 kapısı olduğu, Kur’an’da ise sadece çoğul olarak kapıları (ebvâb) bulunduğu ifade edilmiştir. Cehennemin ise 7 kapısı olduğu Kur’an’la sabittir.[8]

Cennet, Kur’an’da Cennetü’l-Huld, Cennetü’l-Me’vâ, Makām-ı Emîn vasıflarıyla nitelenirken, Cennetü’n-Naîm, Adn, Firdevs, Hüsnâ, Dârü’s-Selâm, Dârü’l-Mukâme gibi adlarla da isimlendirilmiştir. Keza cennetin halen mevcut olup olmadığı, varsa nerede olduğu, cennette Allah’ın görülüp görülemeyeceği meselesi, Âdemin iskân edildiği yerin ebediliği hususları âlimler arasında tartışılan konulardır.

Sonuç olarak Rabbimiz; mü’minlere cennette gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, akılların idrak edemeyeceği sayısız nimetler hazırladığını haber vermektedir. Kur’an-ı Kerîm ve Sahih hadislerde cennet nimetlerinin ana özellikleri ise şu şekilde tespit edilmektedir: Sonsuz lüks ve konfor, sürekli barış ve huzur yurdu, Cennet ehlinin hem bedenî hem ruhî bakımdan son derece güçlü ve yetenekli olmaları, manevî tatmin (rızâ), Allah’ı görmek, Onunla konuşmak, bütün bunları saran bir ebediyet… Dolayısıyla bu nimetlere ulaşmanın tek yolu dünyadaki yaşantımız ve müsbet davranışlarımız olacaktır. Rabbim cenneti hak edecek güzel ameller yapabilmeyi ve Cennetine girip cemalini görebilmeyi tüm inananlara nasip eylesin.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.