Ramazan: Hidayete Vesile Kamp Ayı

Ramazan heyecanı başladı. İslam alemi gece sahura kalkıp oruca niyet ediyor. Peki Trabzon'da akşam ezanı kaçta okunacak?

27 Mart 2024 Çarşamba 11:36
Ramazan: Hidayete Vesile Kamp Ayı

İmsak :04:39 - Güneş :06:06 - Öğle :12:32 -İkindi:16:01 - Akşam:18:47 - Yatsı:20:08

Ramazan ayı boyunca siz değerli okuyucularımıza her gün bu satırlarda dini mesajlar vermeye devam edeceğiz. Bugünkü konuğumuz İl Müftülüğü Din Hizmetleri Uzmanı Yavuz Kurt

İnsan, talime ihtiyaç duyan bir öğrenci, ilâhî rububiyyete muhtaç bir talebedir. Hayat, tam teşekküllü büyük bir medrese, semâvî kitaplar ise bu mektebin müfredât-ı güzîdesidir. Peygamberler, bu okulun vehbî muallimleri, buyrukları ise seçkin ders programının beyanı ve tafsilidir.

Yaratıcının ikramı olan bazı aylar, bu büyük külliyede öğrenime tabi tutulmuş insan için yeni sayfaların önünü açan fırsat günleridir. Bu ayların en mühimi olan Ramazan, kazanç ve kayıpların gözden geçirildiği, gidişatın değerlendirildiği, istikbale ait planların çizildiği kamp mevsimidir.

Ramazan, ilâhî rahmete erişmeye vesiledir. Dünyada yaşanan pek çok sorunun temelinde merhamet duygusundan yoksunluk ilk sırada gelir. Canlı Kur’an olabilecek kabiliyete sahip nicelerini canlı bombaya dönüştüren, Âsım’ın neslini acımasız bir kuşağa çeviren, sirayet ettiği yüreği darmaduman eden tehlikeli hastalığın adı merhametsizliktir. Ramazan, merhamete muhtaç gönülleri nurlu kandiliyle yeniden tutuşturacak, tenvir edecektir.

Ramazan, yaratıcının mağfiretine erişmek için sunulmuş reçetedir. Cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı, cehennem kapılarının sıkıca kapatıldığı, şeytanların prangalandığı müstesna vakittir (Nesâî, “Sıyâm”, 5). Yücelerden gelen reçeteyi hayatlarında tatbik etmeye çalışanlar affı hak edecek, ilâhî rızaya erişeceklerdir.

Ramazan, beraati kazanmaya sebeptir. Bu mübarek ayda kesp edilen meziyetlerin diğer aylarda sürdürülmesi, ahirette kazananlar arasında yer edinmeye vesiledir. Dünyevi uğraşlar konusunda çok yetenekli olan insan, enerjisinin bir kısmını uhrevi hayatını kazanmak için sarf etmelidir. Bu bereketli zaman içerisinde yaratıcısına bir adım daha yaklaşmanın derdini gütmeli, Ramazan’da açtığı temiz sayfayı kirletmemek için emek vermelidir.

Ramazan, kötülükleri def eden, günahları silen silgidir. Allah Resûlü (s.a.s.)’in buyurduğu üzere: “Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları affedilir.” (Buhârî, “Îmân”, 28) Bunun için yüce Allah’a cebren değil gönülden iman etmesi ve orucun mükâfatını hiç kimseden değil sadece yaratıcısından beklemesi kâfi gelecektir.

Ramazan, yıl boyu kirlenen ruhumuzu temizlemektir. Ağlayan mideye rağmen, ilâhî buyruğu yerine getirebilmenin sevinciyle gülümsemektir. Bu dünyaya ait olmadığımızı bilmek, dünyevî hazlardan uzaklaşarak manevi perhiz ile özümüzü beslemektir. Kârlı ahiret ticareti için dünyevî süfli ihtiyaçlardan feragat etmek, vazgeçmektir.

Ramazan, oruç ile yeniden dirilmenin mevsimidir. Zira oruç, yer gök uyanık iken uyumanın maskaralık olduğunu haykıran bildiridir. Oruç, kâinat hamd ile yüce Allah’ı tesbih ederken betonlaşmanın panzehridir. Oruç, modern hayatın manevi virüslerine fıtrat silahıyla direnmektir. Oruç, nefsî dürtüleri dizginlemek, gönül gözünün açılması için şehevî gözü körleştirmektir.

Ramazan, Kur’an’ın doğum mevsimidir. Kur’an, insanlık ailesine Ramazan’da merhaba demiş, Mekke çöllerinde başlayan seferberlik kıtalar ötesine erişmiştir. Nice insanın gönlünde hidayet güneşi Kur’an ile alevlenmiş, vahyin imbiğinden damıtılan nur sayesinde kalpler, şeytanın şerrinden muhafaza edilmiş, iman iktidara getirilmiştir. Hidayet güneşi vasıtasıyla bir ay, on bir ayın sultanı olurken, bir gece bin aydan daha hayırlı kılınmış, Mekke ise “Şehirlerin Anası” konumuna terfi ettirilmiştir (En’âm 6/92).

Kur’an, müttakî kimseler için hidayet kaynağı olacağını söylemiş (Bakara 2/2), Ramazan ayında tutulan orucun farz kılınma gerekçesini “takva” olarak tespit etmiştir. Kur’an bu durumu şöyle haber verir: “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara 2/183) O halde oruç ibadetinin gayesi, mümin insanı takva erdemine sevk etmek, Kur’an’ın sebeb-i nüzûlü ise bu meziyeti kuşanmış mümini hidayete yöneltmektir.

En yalın anlamıyla takva, “kulluk bilinci” demektir. Takva, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini ayırt etme kabiliyeti bahşeden bir şuur, ilâhî takviyedir (Enfâl 8/29). Takva, en güzel elbise (A’râf 7/26), en hayırlı yiyecektir (Bakara 2/197). Takva, yüce Allah’ın vadettiği bir çıkış kapısı (Talâk 65/2), ahirette kurtuluş akçesidir (Nebe 78/31). Hayat okulunda sarf edilecek enerjiyi takva membaından karşılayanlar, suni güç kaynaklarına ihtiyaç duymayacak, yaratıcının gösterdiği, kutlu elçilerin tarif ettiği müstakim yolda sabitkadem yaşamaya devam edeceklerdir.

Bizlere düşen vazife, Ramazan ayında Kur’an’ın yaşam bahşeden nuruyla hayat bulmak, mümbit ramazan tarlasına yağan bir katre hükmündeki Kur’an’ın, rahle-i tedrisatında eğitime devam etmek, istifadeye azmetmektir. Başta oruç olmak üzere medeniyet vadeden ibadetler aracılığıyla ilâhî rızaya erişmek, yeni bir medeniyetin banisi olamayan ibadetin, içi boş ve ruhsuz ritüelden başka bir şey olmadığını bilmektir. Ramazanın hayatımıza yansıması için, ramazanlaşmamız gerektiğini fehmetmek, “Ramazan’ı yaşadığı hâlde günahlarını bağışlatamayan kimsenin burnu yerde sürünsün!” (Tirmizî, “Deavât”, 100) nebevî ikazını, yüreklere sindirmektir.

Son Güncelleme: 27.03.2024 12:32
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.