Selam Ve Selamlaşmanın Önemi

Ramazan heyecanı başladı. İslam alemi gece sahura kalkıp oruca niyet ediyor. Peki Trabzon'da akşam ezanı kaçta okunacak?

25 Mart 2024 Pazartesi 09:11
Selam Ve Selamlaşmanın Önemi

İmsak :04:43 - Güneş :06:09 - Öğle :12:32 -İkindi:16:00 - Akşam:18:45 - Yatsı:20:06

Ramazan ayı boyunca siz değerli okuyucularımıza her gün bu satırlarda dini mesajlar vermeye devam edeceğiz. Bugünkü konuğumuz Trabzon il vaizi Selim Bahadır

Selâm, Allah'ın sıfatı olarak, insanlara arız olan ayıp, kusur, eksiklik, afet, hastalık, acizlik, ölüm vb. şeylerden uzak olan; yaratıklarını belalardan kurtaran, zulmetmeyen ve güvene erdiren demektir.

Selam vermek ise müminlerin birbirlerine en güzel dilek ve temennilerini sunma şekillerindendir. Selam verilen bir kişinin o selama daha güzeliyle veya en azından aynısıyla karşılık vermesi farzdır. Bu husus Kur’an’da şöyle ifade edilmektedir: “Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah(cc) her şeyin hesabını tam olarak yapandır.” (Nisa, 86)

Selamın karşılığını daha güzeliyle iade etmek tam anlamıyla alçak gönüllü ve hoşgörülü olmanın yanı sıra büyüklenmemenin ifadesidir. Cahiliye modelinde verilen selamı almamak veya duymazdan gelmek karşı tarafa bir üstünlük gösterisi olarak yapılır ve sosyal statü olarak kendinden daha küçük gördüğü kimseleri ezmek ve onlara haddini bildirmek için bu tarz davranışlara sık sık başvurulurdu.

ise bu tarz bir üstünlük anlayışı yoktur. Konumu ne olursa olsun, kendisine verilen bir selamı almak her mümin için Kuran'da bildirilen bir emirdir. Selamlaşmak sadece Hz. Peygamberle başlamış bir uygulama değildir. Önceki peygamberlerin hayatlarında da selamı görmekteyiz. Bu durum Kur’an’da şöyle ifade edilir: “İbrahim’in şerefli misafirlerinin haberi sana geldi mi? Hani onlar İbrahim’in huzuruna girmişlerdi de ‘selâm sana’ demişlerdi. İbrahim, ‘size de selâm’ demişti.” (Zariyat, 24-25)

Evlere girileceği vakit selam verilerek girilmelidir. Bu durum bir ayette şöyle ifade ediliyor: “Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu ve güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız.” (Nur, 61)

Müminler cennete girerken selamla karşılanacaklar: Kur’an’da şöyle buyrulur: “İşte onlar, sabretmelerine karşılık odalarla ödüllendirilirler ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanırlar.” (Furkan, 75)

Allah'ın Selam sıfatı, cennete kabul ettiği kullarına selam vermesi anlamına da gelir. Kur’an’da şöyle buyrulur: "Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler. Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır. Çok esirgeyen Rabb'den onlara bir de sözlü "Selam" (vardır).’’ (Yasin, 56-58)

Selamın önemini ifade eden bazı ayetlerde şöyle buyrulur: “Orada, ne boş, ne de günaha sokan bir söz işitirler. Yalnızca bir söz: "Selam, selam"(Vakıa, 25-26). "Sabrettiğinize karşılık selam size (Dünya) Yurdunun sonu ne güzeldir." (Ra’d, 24)

Müminlerin ölümü anında “Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (Nahl, 32)

Ayet-i kerimeler bize göstermektedir ki; Selam sevgi, saygı, barış, muhabbet, esenlik, kabullenme, reddetmemek, alçak gönüllülük ve kibirlenmemedir.

Bazen cahillerle karşılaşıldığı zaman, hemen onlara selam verip-çekip gitmek akla gelir. Oysaki selam, hayatın içinde aktif rol almak demektir. Selam ayrılmak veya çekip gitmek değil, insanların doğruya yönelmelerine yardımcı olmak demektir. Bunun ilk adımı da selamla başlar. Kur’an’da şöyle buyrulur: “Rahman’ın kulları, yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller onlara sataştığı zaman "Selam" derler.” (Furkan, 63)

Selam, kişiye “Seni önemsiyorum.” demektir. Mesela eşimizle problemimiz olabilir. Eve her girdiğimizde ona selam verelim. Göreceğiz ki, ilişkimiz de iyileşme başlayacaktır. Bu sebeple selam vermek problemi düzeltmek üzere işe başlamak demektir.

Diğer selamlaşma kelimeleri “esselam-u aleyküm” anlamında bir selamlaşmak mıdır? Bunlarda elbette bir selamlama şeklidir. Ancak “esselam-u aleyküm” sözü bunların tamamını kapsayan bir sözdür. Ancak bu selamlamalar “esselam-u aleyküm” yerine geçmez. Çünkü selamda, Allah’ın selametini dileme, afiyet dileme ve iyi günler dileme vardır. Her türlü iyiliğin selamladığımız kişide olmasını dileme vardır.

Selamlaşmanın önemini ifade eden bazı hadislerde şöyle buyrulmaktadır: “Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız.” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 849)

“Ey insanlar! Selâmı yayınız, yemek yediriniz, akrabalarınızla alâkanızı ve onlara yardımınızı devam ettiriniz. İnsanlar uyurken siz namaz kılınız. Bu sayede selâmetle cennete girersiniz.” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 850)

(sas)’e bir adam geldi ve: –‘‘es-Selâmü aleyküm.’’ dedi. Hz. Peygamber onun selâmına aynı şekilde karşılık verdikten sonra adam oturdu. : “On sevap kazandı.” Sonra bir başka adam geldi, o da: –‘‘es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah.’’ dedi. Peygamberimiz ona da verdiği selâmın aynıyla mukabelede bulundu. O kişi de yerine oturdu. Hz. Peygamber: “Yirmi sevap kazandı.” buyurdu. Daha sonra bir başka adam geldi ve: -‘‘es-Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.’’ dedi. Hz. Peygamber o kişiye de selâmının aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu.Nebi: “Otuz sevap kazandı.” buyurdular. (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 852)

Selamlaşmanın adapları ile ilgili bazı hadislerde şöyle buyrulur: “İnsanların Allah katında en makbulü ve O’na en yakın olanı, önce selâm verendir.” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 857) “Binekli olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olan çok olana selâm verir.” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 859) “Sizden biriniz din kardeşine rastladığında ona selâm versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar ve taş girer de tekrar karşılaşırlarsa, tekrar selâm versin.” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 862) “Sizden biriniz bir meclise vardığında selâm versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği zaman da selâm versin. Önce verdiği selâm, sonraki selâmından daha üstün değildir.” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 871) Hz Enes’ten rivayet olunur: Resûlullah bana: “Yavrucuğum! Kendi ailenin yanına girdiğinde onlara selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun.” buyurdu. (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 863)

Sonuç itibariyle; selam aramızda bulunması gereken kardeşliği tesis eden, sevgi ve saygıyı artıran, bizi birbirimize bağlayan ana unsurdur. Bu sebeple selam vermeli, verilen selamı almalı ve selamı aramızda yaymalıyız. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Son Güncelleme: 25.03.2024 09:28
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.