"Sorumluluk Bilincı"

Ramazan heyecanı başladı. İslam alemi gece sahura kalkıp oruca niyet ediyor. Peki Trabzon'da akşam ezanı kaçta okunacak?

13 Mart 2024 Çarşamba 09:33
"Sorumluluk Bilincı"

İmsak :05:05 - Güneş : 06:29 - Öğle : 12:36 -  İkindi: 15:54 - Akşam:18:32 - Yatsı: 19:51

Ramazan ayı boyunca siz değerli okuyucularımıza her gün bu satırlarda dini mesajlar vermeye devam edeceğiz. Bugünkü konuğumuz Trabzon İl Uzman Vaizi Mehmet Şerif Yüksel

Saygıdeğer okuyucular! Yaratılış gayemiz, Rabbimize hakkıyla kulluk yapmaktır. Kendine özgü ilkeleri olan kulluk köklü, özlü ve devamlılık isteyen bir disiplindir. Allah`a kullukta karar kılanlar, kulluğun nasıl seyrettiğini sorgulamak ve hayatı kul-Allah ilişkisi bağlamında değerlen-dirmeleri gerekir. Sorumsuzluk ve lakaytlığın hüküm sürdüğü bir dünyada; aidiyet duygusu, mesuliyet bilinci, temsiliyet ruhunun günbegün aşındığı, insani ve İslamî reflekslerin kaybolduğu bir çağda dünyevileşmenin olumsuz etkilerine karşı mutlaka korunma yoluna gidilmesi gerekir. İslam’ın koruyucu ve kuşatıcı zırhına sığınmadan bunu gerçekleştirmek de mümkün değildir. Bu meyanda modern zamanların boğucu, bıktırıcı, bitirici, bozucu etkilerine karşı Ümmetin aydın ve âlim kadrolara, mutedil kitlelere ihtiyacı olduğu gibi sorumluluk bilinci olan “muttaki” şahsiyetlere de ihtiyacı olduğu aşikârdır. Bu itibarla bilinçli olarak ‘engin takva’ya açılmak gerekir.

Vikaye kökünden gelen takva ve türevleri; K. Kerîm’de 285 yerde geçer. Takva; Rabbimizin fıtrat hamurumuza yerleştirdiği ‘sorumluluk bilincine sahip olma’ eylemidir. Sözlükte; korunmak, sakınmak, korkmak, saygı göstermek, dindarlık ve itaat etme anlamlarına gelir.

Literatürde; “Kişinin itaat ederek kendini dünya ve ahiret zorluklarından Allah’ın korumasına bırakması, Allah’ı sürekli gündemde tutup inanılan değerleri koruyabilme becerisi, kulluğun kalite kriteri ve kalbe yerleştirilmiş ilahi bir oto-kontrol sistemi, içgüdülerin egemenliğine karşı içsel bir kıyamdır.” Adalet, ahlak, merhamet, sahavet, cesaret, iffet, izzet, hikmet hepsi takvanın semeresidir. Takva; Münzevilik, silik, sinik bir duruş, ifrat ve tefrit ya da ruhbanlık ve radikallik asla değildir.

Muttaki ise; hayrı şerden, hakkı bâtıldan ayırt eden, haram-helal bilinci olan, kalp gözü açık ve Rabbiyle bağları kuvvetli olan sorumluluk sahibi kimsedir. Hayâ ve iffet duygusunun bir bilince dönüşmesine de Takvâ libası denir. Peygamber (sav), “Allah’ım, senden ve gazabından yine sana sığınırım!”[1] diye dua ederdi. Çünkü takvâ’da Allah’ın gazabından O’nun korumasına sığınmak da vardır. “Allah takvâ sahipleri ile beraberdir. Onları korur, sever ve kalbine takvâyı ilham eder.”[2] Takvâ günahlardan arınmış kalpteki ilâhî bir nurdur. Kul bu nurla kötü ve günah olanı bilir ve ondan kaçınır, iyi ve sevap olanı görür ve ona koşar. Takvâ; “Allah’a karşı sorumluluk bilinci” olarak da ifade edilebilir.

Sorumluluk bilinci; faiz, rüşvet, stokçuluk, kara paralardan; ideolojik dayatmalar, politik ve futbol fanatizminden; moda, israf, riya, zenginlik ve tüm renklerin büyüsünden; medyanın kumpas-larından; sanal alem, sosyal medya, internet ve teknolojinin tekelinden; tüm cepheleriyle fuhşiyat, müskirat ve münkeratın cazibesinden; modernite ve çağdaşlık adına her türlü pespayelikten korun-mayı, şeytan ve şeytanlaşmaya karşı itirazını en yüksek sesle haykırmayı ve muttakiler olarak cennet yolunun yolcusu olmayı gerektirir!

Yine sorumluluk bilinci; İslam’ın dosdoğru yolundan gidip şiarlarını koruyan, Rıza-i Bâriyi gözetip dini vecibeleri yerine getiren, tertemiz kardeşlik duyguları içinde günah ve düşmanlık amacıyla değil, iyilik ve takva üzere yardımlaşan, kul ve kamu haklarına riayet eden, Allah’ın hudutlarını aşmadan, Peygamberin muhteşem ahlakını kuşanan, kulluk bilincini, iman ve ahlak iddiasını ilelebet sürdüren, özetle; bize emanet edilen hayatın hakkını vermeyi gerektirir.

Sonuç olarak; Takva ve üstünlük; ne çok namaz kılma, oruç tutma ve ibadet yapmadadır ne de şuursuzca Allah ve Peygamber adının çokça anmadadır. Yine üstünlük; ne kişinin soyu-sopu ve ırkında ne de mal, mülk, cinsinde ve teninin rengindedir. Üstünlük ancak ve ancak Takva’dadır. Yani hesabını verebildiğimiz bir hayata inanıp gereğince yaşamadadır. Ve sorumluluk şuurunun en yüksek hali olan takvayla hareket etmededir. Dolayısıyla kullukta kalıcı bir seviye elde etmek isteniyorsa, bunun teminatının takva olduğu unutulmamalıdır!

O halde değerli dostlar! Gelin hep beraber; davranış, söylem ve eylemlerimizle takva denizine akalım! Allah’ın rahmetine son surat koşalım! Muttakilere vadedilen cennetine ve cemaline kavuşmak için çaba sarf edelim! Yani muvahhit, muttaki ve mücahitler olalım! Gelin hayatımızın her anına ve her alanına takva sinsin, ahlakımız takva koksun, takva etrafımıza saçılsın, dünyamız takva solusun! “Allah’ım senden hidayet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isteriz. Allah’ım! Nefsimize takvâsını ver!”[3] Son davamız; “Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun”

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.