Köse, “Hayatın yarısını kadınlar oluşturuyorsa temsiliyette de yüzde 50 kadın olmalı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadın Kolları Genel Başkanlığı’nın düzenlediği Karadeniz’de Kadının Mührü Var Paneli Bölge Toplantısı Trabzon’da yapıldı.CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse, “Hayatın yarısını kadınlar oluşturuyorsa temsiliyette de yüzde 50 kadın olmalı

16 Kasım 2018 Cuma 13:36
Köse, “Hayatın yarısını kadınlar oluşturuyorsa temsiliyette de yüzde 50 kadın olmalı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadın Kolları Genel Başkanlığı’nın düzenlediği Karadeniz’de Kadının Mührü Var Paneli Bölge Toplantısı Trabzon’da yapıldı. CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse’nin katıldığı panele Sinop, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Rize, Artvin, Tokat, Çorum, Samsun ve Trabzon İl ve İlçe kadın kolları başkanları da hazır bulundu. Ortahisar İlçe Başkanlığı toplantı salonunda yapılan panelde konuşan CHP Genel Başkanı Fatma Köse, “Hayatın yarısını kadınlar oluşturuyorsa temsiliyette de yüzde 50 kadın olmalı. Her kentte meclis üyeliklerinde birinci sıralar kadınlara verilmeli” dedi.  

 


BU ZİHNİYET HER VESİLE İLE CUMHURİYET DEĞERLERİYLE HESAPLAŞMAKTADIR

Bugün Cumhuriyetin temel argümanlarının, simgesel değerlerinin törpülenmeye yüz tuttuğu bir zaman diliminden geçiyoruz diyen Fatma Köse, “Ülkemiz; cumhuriyet, demokrasi ve laiklik değerlerinden hayli uzakta, emek düşmanı bir zihniyetle yönetilmekte ve siyasi iktidardaki bu zihniyet her vesile ile cumhuriyet değerleriyle hesaplaşmaktadır” dedi.

MEMLEKETİMİZ EMEK SÖMÜRÜSÜNÜN CENNETİ OLDU

Memleketimiz emek sömürüsünün cenneti; işçi, kadın, etnik ve siyasi cinayetlerin, mekanı olmuştur diyen Fatma Köse, “Türkiye, bugün bir parti devletiyle yönetiliyor. Milletimizin barış içinde, bir arada yaşama arzusu korku ve karamsarlık iklimine teslim edildi. Cumhuriyettin özgür yurttaşları yerine parti devletinin itaatkar kitleleri yaratılmak isteniyor. Yoksulluk her geçen gün artarken, iktidar sahipleri doğal kaynaklarımızı ve kamu olanaklarını adaletsizce yandaşlarına dağıtıyor. 

ÖNÜMÜZDEKİ YEREL SEÇİMLER ÖNEM TAŞIYOR

Halkımızın karakteriyle bağdaşmayan tek parti devleti milletimizin ortak aklını ve ortak vicdanını hiçe sayıyor, irade ve geleceğini ipotek altına almaya çalışıyor. Bütün bu nedenlerden dolayı önümüzdeki yerel seçimler büyük önem taşıyor. Halk iradesini temsil eden değil, yerelde de tek adamın iradesini güzlendirecek bir seçim yapmak istiyor. Tek adam rejimini ve şahsileşmiş parti devletinin, tüm yurttaşlarımızı kucaklamayan, ortak bir paydada buluşturmayan anlayışına karşı; yerelden başlayarak tüm yurttaşların temsil edildiği, ortak aklın ortak vicdanın yansıtıldığı, kadının yok sayılmadığı iktidarını kuracağız. 

DAHA GÜÇLÜ MÜCADELE ETMELİYİZ

Kadına, çocuğa yönelik şiddet, taciz cinsel istismar ve ihmal vakalarının sayısı her geçen gün artıyor. Yerellerden güçlenerek, şiddetin, tacizin, cinayetlerin önüne geçecek güçteyiz. Kadına yönelik şiddete karşı ‘sıfır tolerans’ anlayışıyla hareket ederek, kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesine son vermek için daha güçlü mücadele etmeliyiz. Çoğulculuğu ortadan kaldıran baskıcı ve tekçi iktidar anlayışının ürünü tüm uygulamaları sonlandıracak, ülkemizi sürüklenmek istenen karanlıktan kurtaracak en büyük güç biz kadınlarda. Bugün kadınların durumuna batkımızda neden daha çok mücadele etmemiz gerektiğini çok açık görüyoruz. 

HER ÖNERGEYE RET VERİYORLAR. BUNLAR ZULMEDİYOR

Parlamentoya bakıyoruz, çocuk istismarı önergesi ret ediliyor, kadına şiddetle mücadele önergesi ret ediliyor, darbe araştırılsın önergesi ret ediliyor. Adaletsizliği hayatın her alanına yerleştiren AKP, adından ‘adalet’ kelimesini kaldırsın istiyoruz. Hz. Ali’nin çok güzel bir sözü vardır. ‘Zulme rıza zulümdür’ diye. Bunlar hep zulmediyor, hem de zulme rıza gösteriyor. İşte Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar kadınlara tarihi sorumluluk yüklüyor. Çünkü memleketi; sorun çözme ve yönetme kapasitesini tamamen yitirmiş sorun çözmeyen, aksine sorun üreten bir iktidar yönetemiyor. 

MEMLEKET AYRIŞMIŞ DURUMDA. GÜCÜ SEVEN MUKTEDİRLER VE BİZLER

Yönetemeyen  bu yapı, aynı zamanda: hukuku tarumar ederek bir rant düzeni kurduğu için bir gün bile iktidarı yitirmeyi göze alamıyor. Üstelik iktidar partisini vesayet altına alan kişi, siyasi sistemi felç etmek parasına ‘tek adam’ olma derdinde. Peki yönetme kapasitesini yitirmiş; toplumsal, ekonomik tüm reçeteleri miladını doldurmuş bir yapı, aynı zamanda iktidara mecbursa ne yapar? Bunun cevabı dünya siyasi tarihi boyunca hap aynı olmuştur! Kimlikler üzerinden çatışma çıkarır. Toplumu böler, ayrıştırır. Memleket ayrışmış durumda. Gücü seven muktedirler ve bizler. İktidar artık siyaseten hiçbir şey veremediği kitleleri kimlikler ve değerler üzerinden ayrıştırarak otoriterleşti. 

BİAT ETMEYECEĞİZ SOKAKTA OLACAĞIZ

Bu tür kimlik politikalarına sarılan ve toplumu tekçi bir anlayışıyla tasarlamaya kalkan otoriter rejimlerin ilk hedefi her zaman kadının yaşamı ve kadının bedeni olur!Nitekim günümüzde kadına biçilen roller tanıklık ediyoruz. Unutulmasın ki kadınlar tüm baskılara rağmen meydanlarda olacaktır, biat etmeyecek. Haykırmaya, kadına yönelik şiddetin hesabını sormaya devam edecek. Dişimizle, tırnağımızla kazandığımız bu hakları öyle kolay kolay teslim etmeyeceğiz. Koyulaştırılmaya çalışılan karanlığa rağmen biz kadınlar süregelen mücadelemize umut vermeye devam edeceğiz. 

KADINLAR ÖRGÜTLENEREK GÜÇLERİNİ BİRLEŞTİRMEK ZORUNDADIRLAR

İnsanlık derin bulanımlar içindeyken kadınların cesaretle mücadeleye atıldığını ve tarihin akışını değiştiren olayların fitilini ateşlediğini defalarca gördük, yine göstereceğiz. Kadın: ne zaman siyasette, yerel yönetimlerde, sendikalarda yani toplumun her alanında hak ettiği yere gelecek, memleket o zaman hak ettiği şekilde yönetilecek. İşte o nedenle bizler her zaman haklarımız için mücadele edeceğiz. Türkiye’de kadın hareketi AKP dönemi aşmak, bu eril iktidar dilini ve zihniyetini yıkmak zorundadır. Kadınlar örgütlenerek güçlerini birleştirmek zorundadırlar. 

KİMSEYİ AYIRMAYACAĞIZ, ÖTEKİLEŞTİRMEYECEĞİZ, DÜŞMANLAŞTIRMAYACAĞIZ, İNADINA BARIŞ DİYECEĞİZ

Demokrasi mücadelesine yapılacak en büyük katkı kadının özgürleşmesidir. Kadın bedeni ve yaşamı üzerine kurulan hegemonyayı kırmak için yeni bir siyaset hattı benimsenmelidir. Onlar düşmanlaştırıcı, ötekileştirici bir dil ile iktidarlarını tahkim ediyor. Bu dile karşı biz, kadının sevgi ve saygı dolu dilini koyacağız. Kimseyi ayırmayacağız, ötekileştirmeyeceğiz, düşmanlaştırmayacağız, İnadına barış diyeceğiz. 

HAYATIN YARISI KADINLAR OLUŞTURUYORSA TEMSİLİYETTE DE YÜZDE 50 ORANINDA KADIN OLMALI

Yerelden başlayarak temsiliyette eşitliği sağlayacağız. Temsilde adalet yoksa toplumsal adaletten de bahsedemeyiz. Biz ayrıcalık istemiyoruz. Hakkımız olanı almak için mücadele ediyoruz. Hayatın yarısı kadınlar oluşturuyorsa temsiliyette de yüzde 50 oranında kadın olmalı. Her kentte meclis üyeliklerinde birinci sıralar kadınlara verilmeli. Eğer  biz birlikte yol alırsak ve gücümüze inanırsak bu mücadelede başarılı oluruz. 

BİZİ YOK SAYAN, KULAK TIKAYAN, VARLIĞIMIZA TAHAMMÜL EDEMEYEN BU ANLAYIŞA KARŞI SESSİZ KALMAYACAĞIZ

Sorunlarımız ortak. Sorunlarımıza hepimizi kapsayan çözümler bulacağız, hep birlikte Türkiye’yi bu sıkışmışlıktan çıkartacağız. Bizi yok sayan, kulak tıkayan, varlığımıza tahammül edemeyen bu anlayışa karşı sessiz kalmayacağız. Sesimizi kısmaya çalışanlara karşı sözümüzü ve sesimizi birleştireceğiz. Bütün karar mekanizmalarında kendi sözümüzü söyleyecek, kendi haklarımızı alacağız. Bugüne kadar hak ettiğimiz hiçbir kazanımımızı erkek merhametine sığınarak elde etmedik. Bundan sonra da kadın güzümüze, kadın emeğimize ve örgütlü kadın mücadelemize güvenerek yürüyeceğiz. Alışın her yerdeyiz” ifadelerini kullandı. 

HAKİM MURAT AYDIN GÖREVDEN AYRILDIĞINI DUYURDU

Trabzon Adliyesi’nde hakimlik yapan ve görevinden kendine yeni bir yol açmak için bugün istifa ettiğini söyleyen Murat Aydın, “27 yıldır onurla yaptığım bu mesleği sadece bir iş yapmak olarak tercihim olmadı. Yapamaz hale geldiğim zamanda ardıma bakmadan gitmekte de hiç tereddüt etmedim. Bugün itibari ile ayrılıyorum. Çünkü her zaman hukukun üstünlüğünü, adaleti, cumhuriyetin kurucu değerlerini, laik demokratik cumhuriyeti savundum, savunmaya devam edeceğim. Buna dair sözlerimi söylemeden hiç çekinmedim. Bunu sadece mesleğime yaraşır şekilde yapmaya çalıştım. Bir politik tartışmanın içerisinde değil bir mesleki tartışmanın içerisinde oldum her zaman, olmaya da devam edeceğim. Vazgeçtiğim bir şey yok yeni bir şeye başlamak için yeni bir hevesle yola çıkmak için ayrılıyorum bugün Trabzon’da da son günüm Pazar günü yola çıkacağım. Bakalım neler olacak hayat bana neler gösterecek” diyerek ayrıldığını duyurdu. 

BÜTÜN PARTİLER İÇİN KADIN KOLLARI BENCE ANCAK BİR ALT YAPI OLABİLİR

Kadın ve çocuk haklarını savunucularının toplantılarında çok az sayıda erkeğin olduğunu söyleyen Murat Aydın, “Bunu böyle yaptığımız sürece kadının özgürleşme mücadelesini kazanamayız. Çünkü bu alanı bir kadın alanı haline getirip sizi asıl iktidar alanından parti içi, ülke içi o iktidar alanından sizi uzaklaştırıp enerjinizi bir yerde toplayıp tabiri caizse sizi kumda oynatıp öbür alana bulaştırmazlar bunu böyle yaparsanız. Bütün partiler için kadın kolları bence ancak bir alt yapı olabilir, yetişme zemini bir çıkış noktası olabilir. Ama hiçbir kadın kolu üyesi sadece kadın kolunda çalışarak bütün siyasi çalışmasını sürdürmemeli. Sadece kadınların bir alanı olmamalı bu. 

ÖNCE SİZİN HAYIR DEMENİZ GEREKİYOR

Bu neden böyle biliyor musunuz? Eğer bu sadece kadınların alanıysa yani erkekler buraya gelmiyorsa, erkeklerin olduğu alana gittiğinizde de sizi yadırgarlar. Bu cinsiyetçi yaklaşıma önce sizin karşı çıkmanız gerekir. Sizin buna hayır demeniz gerekir. Yoksa sizi bir alanda tutarlar bir kadın olarak bir yere gittiğinizde biz şurada olmak istiyoruz dediğinizde size derler ki ‘siz kadın kollarında çalışıyorsunuz, biz sizin alanınıza bulaşıyor muyuz ki, siz buraya bulaşıyorsunuz” derler. Buna izin vermeyin. O yüzden buraya çok erkek almaya, başka yere de siz gitmeye çalışın. Çünkü kadının özgürleşmesi meselesi bir kadın meselesinin ötesindedir. 

BİR YARIMIZ YOKSA DİĞER YARIMIZ DA YOKTUR

Bir toplumun kadını özgür değilse, kadını üretmiyorsa, o toplumun erkeğinin özgür olması üretken olması o toplumun gelişmesi toplum değildir. Bu kadarcık olur ancak bu kadar olur. Toplumun yüzde 50’sinin baskı altında olduğu bir yerde kalan yüzde 50’nin özgür olduğu söylenemez. Bu ülkede bir erkek sorunu da var. Erkeklik kavramının üretilmesiyle de sorunlar var. Atatürk şöyle söylüyor, ‘Bir topluluk, cinsinden yalnız birinin asrın icaplarını edinmesiyle yetinirse o topluluk yarıdan fazla güçsüzlük içinde kalır.” Bir yarımız yoksa diğer yarımız da yoktur. Kadının özgürleşmesi sorunu aslında bir toplumsal özgürleşme sorunudur. Toplumun bütün olarak özgürleşmeli” diye konuştu.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.