Üretim yoksa göç başlıyor

Atmaca: “Trabzon’da iş alanlarının darlığı ve üretim eksikliği göçe neden oluyor. Göç de sizin en değerli, en kalifiye elemanınızı alıp götürüyor. Göçün önüne geçmek için üretime kafa yormak lazım.”

25 Aralık 2017 Pazartesi 12:33
Üretim yoksa göç başlıyor

Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) Trabzon Şube Başkanı Mehmet Atmaca, Trabzon’un en önemli sorunlarının başında gelen işsizlik ve istihdam üzerine eşsiz bir söyleşi gerçekleştirdik. Trabzon’un işsizlik sorunun en önemli gerekçesinin iş alanlarının darlığı olduğunu belirten Atmaca, “Bu sorunu aşamazsak Trabzon kan kaybetmeye devam edecek” dedi. İşte Atmaca’nın birbirinden önemli tespit ve açıklamaları:

SANAYİ SİTELERİ ELVERİŞSİZ

Trabzon’un sorunları çok ancak iş alanlarının darlığı Trabzon’un en önemli sorunu diye gözüküyor. Özellikle üretim sahalarının yetersizliği. Yeni açılan OSB’lerin bu konuda katkısı da çok fazla değil. Sanayi siteleri ise miadını doldurmuş durumda. Gerek Demirkırlar olsun gerek Büyük ve Fatih Sanayi Siteleri olsun onların ardından Trabzon’a bir sanayi bölgesi kazandırılamadı. Bu yerler aslında küçük üretim sahası. Bu tür yerlerin sayısını arttırmalıyız. Zaten bu sanayi sitelerinin koşul ve şartları uygun değil. Hiçbir sanayinin girişi ve çıkışı kullanılabilir değil. Sanayi sitelerine bir standart getirmemiz lazım. Sadece organize sanayi bölgeleri yapmakla olmaz. Ara üretim yapılacak yerler yapmamız lazım.

USTALARIN YANINDA ÇIRAK YETİŞMİYOR

Ayrıca son dönemde artık ustaların yanında çırak yetişmiyor. Ara eleman neredeyse kalmadı. Bu şu anlama geliyor gelecek yıllarda üretim noktasında büyük bir eleman eksikliği yaşanacaktır. Bu ciddiye alınması gereken dehşet bir sorun. Sanayi sitelerinde artık çırak, kalfa bulmak neredeyse imkânsız. Herkes çocuğuna üniversite okutmak istiyor. Tabiî ki o da olacak ancak bugün nice üniversite mezunu işsiz gezerken sanayi iş kollarında bir usta Trabzon şartlarına göre oldukça yüksek paralar kazanabiliyor. Çocukları yeteneklerine göre ilkokulun ardından yönlendirmemiz gerekiyor. Ancak bu eğitim sistemimizde yok. Bu da bir çok iş kolunun ölmesi anlamına geliyor. İnsanlar artık sadece devlet kapısını iş olarak görüyor. Bu anlayışın acilen değiştirilmesi gerekiyor.

İŞKUR’A BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR

Bu noktada İŞKUR’a büyük görev düşüyor. İŞKUR’un bu noktada daha efektif, daha üretecek eleman bulma noktasında planlamalar yapması lazım. Daha uzun dönemler için elemanlar yetiştirmek için ortak bir görüş hakim. Tüm sanayiciler, hiçbir elemanın 3-5 aylık geçici bir işçinin o kısa sürede bir şey öğrenemeyeceğini düşünüyor. İŞKUR üzerinden bir istihdam sağlanması fikri gayet olumlu ancak bunu yaparken bazı meslek kollarının ölmek üzere olduğunu göz önünde bulundurmak lazım. Bir işe geçici gözle bakan bir eleman o işte verimli olamaz. Böyle olunca da ne sanayici bir şey kazanır ne de devlet. İŞKUR çalışma sisteminin akıllı bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Eğer bu konuda bir düzenleme yapılmazsa pek çok meslek kolu gelecekte çok zor günler yaşayacaktır. İşsizliği azaltmanın yanında iş yükünü de azaltmanın derdinde olmalıyız.

KÖYLERİMİZİN İÇİNİ BOŞALTTIK

Kaynaklarımızı iyi kullanamadık maalesef şehir olarak. Biz köylerimizi boşalttık. Köylerimizde yetişen ürünleri ekonomiye kazandırmak dururken biz şehirlere göç ettik. Bizler 3-5 yıl öncesine kadar gayet doğal yaşanılan köyleri terk ettik, şehirde yaşamak adına asgari ücretle binlerce kişi çalışmaya razı geldi. Şimdi bu şehre inen bu neslin evlatları organik yumurtaya fahiş fiyat öder hale geldi. Bu böyle olmamalıydı. Çok büyük bir sıkıntı bu aslında. Gerek köydeki okulların kapatılması uygulaması gerekse köylerdeki iş imkânsızlıkları gerekse de insanların şahsi sebepleri nedeniyle şehirlere göçü sağlayıp aslında işsizliği körüklemiş olduk.

BÖLGEYE GÖRE VERGİ ALINMALI

Devletin bölgelere göre vergilendirme ve çalışan primlerinin bölgelere göre yeniden belirlenmesi lazım. Her bölgenin gelir kaynağı ve giderleri farklı. Erzurum’un gelir ya da üretim kapasitesi ile Rize’ninki bir olur mu? Antalya’nınki ile Kilis’inki bir olur mu? İstanbul ile Trabzon Ankara ile Giresun bir olur mu? İstanbul’dan da gelir ve kurumlar vergisini aynı yüzdelik dilimle alıyorsunuz, Erzurum’dan da Trabzon’dan da. Bu adaletli bir tutum değil. Bu çalışan primleri için de geçerli. Nasıl üretim ve kazanç bir değilse gider ve vergilendirme usül ve esasları da farklı olmalıdır. Bunların yeniden düzenlenmesi gerekir. Bizim ülkenin her yerini yerine kullanmamamız lazım. Yani bir şehirden başka bir şehre insanlar aslında göç etmemeli. Şavşat’ı da kullanacağız, Akçaabat’ı da kullanacağız, Bayburt’u da kullanacağız. Bölge girişimcilerinin buralara yatırım yapmaları için onlara cazip imkânlar sunmamız lazım.

GÖÇ SİZİN EN DEĞERLİ ELEMANINIZI ALIR

Biz şimdi Trabzon’da ara eleman, kalifiye eleman bulamıyoruz. Neden iyiler bu şehri terk etti de ondan. Göç bir şehrin en iyilerini alır götürür şehirden. Giden insanlarımızı, değerlerimizi bu şehirlerde tutabilmemiz için onlara iş sahalarının olduğunu göstermemiz lazım. İnsanlar maalesef Trabzon’da adeta oyalanmak için kalıyor. Biraz şartları, bilgi ve birikimi olan insanlar başka şehirlerde daha iyi şartlarda iş alanı buldukları için bir an bile düşünmeden kaçıyorlar. Bu noktada devlet yatırımlarının biraz daha istihdama dönük yatırımlar olması büyük önem taşıyor. Yani kentsel dönüşümler, yollar, tüneller yararlı çalışmalar ancak üretim sahalarının olmadığı bir şehirde ne kadar yol, tünel ve bina yaparsanız yapın bir işe yaramaz.

KOOPERATİFÇİLİK YAYGINLAŞMALI

Bölgede kooperatifçilik anlayışını hâkim kılmamız gerekiyor. Elimizde ne varsa fındık varsa fındık, çay varsa çay, kivi varsa kivi her ne varsa bunun daha verimli bir şekilde nasıl pazarlanırsa bunu gerçekleştirecek bir birliktelik sağlanması gerekiyor. Torku örneği hepimizin gözü önünde. Bunun gibi bir oluşuma Trabzon gibi kentlerin imza atmaması için bir neden yok. Evde yapılması sağlanabilecek ürünleri bile bizim insanlarımız yüksek fiyatlarla satın alıyor. Bir ürünümüz için kooperatif kurulsa, bu ürünleri alsa, bir üretim ortaya koyulsa bugünkü durumda olmazdık.

ANGUS TRABZON’DA OLMAZ

AB’de yapılan bir araştırmada Türkiye’de üretilen ürünlerin yüzde 35’i üretim aşamasına daha geçilmeden zayi olduğu ortaya konuldu. Yazık değil mi? Bizim köylerimizde yetişen, yere dökülüp zayi olan onlarca ürünü iyi işleyebilsek, bölgeye uygun hayvancılığa teşvikler verip canlandırsak iyi olmaz mı? Güney Amerika’dan angusu getirip Trabzon’un köyündeki ahıra koyarsan burada hayvancılık olmaz. Bu konulara samimi bir yaklaşımla kafa yorarsak Trabzon’da bir şeyler üretim noktasında yol alabiliriz.

sonnokta gazetesi Hüseyin TERZİ

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.