Saadet Partili gençler: Doğu Türkistan'daki zulme sessiz kalmayacağız

Saadet Partisi Trabzon İl Gençlik Kolları Doğu Türkistan'da yaşanan zulme karşı yürüyüş düzenledi.

16 Aralık 2019 Pazartesi 14:00
Saadet Partili gençler: Doğu Türkistan'daki zulme sessiz kalmayacağız

Saadet Partisi Trabzon İl Gençlik Kolları  Doğu Türkistan'da yaşanan zulme karşı yürüyüş düzenleyip basın açıklaması yaptı.Meydan parkındaki basın açıklamasından konuşan Saadet Partisi Trabzon İl Gençlik Kolları  başkanı Nuri Kutoğlu ,bugün burada Filistin kadar mühim, Suriye kadar değerli ve Yemen kadar kıymetli bir yerden ve kardeşlerimizin çekmiş olduğu ızdıraptan bahsetmek için toplanmış bulunmaktayız.Bugün Dünya’nın adeta sus pus kesildiği, insanların yaşanan zulme gözlerini kapadığı, medyanın ambargo koyduğu, biz Müslümanların ise çaresizliği olan Doğu Türkistan’dan ve Uygur Türklerinden bahsedeceğiz.Bugün, vahşi kapitalizmin ve zulmün bir diğer temsilcisi Çin Halk Cumhuriyeti’nin zulmünden ve ona çanak tutan zalimlerden bahsedeceğiz. Biz bugün burada kardeşlerimizin seslerine ses, acılarına bir nebze dahi olsa derman ve en önemlisi ise Müslümanlığımızın gereği olan zulme razı olmadığımızı haykıracağız.

Neler olmakta Doğu Türkistan’da?

  • Doğu Türkistan 200 yılı aşkın bir süredir Çin Halk Cumhuriyeti’nin zulmü altında inim inim inlemektedir. 7,5 milyondan fazla olan Uygur Türkleri zalimlerin ambargosu altında hayatlarını idame ettirmektedir.
  • 5 Temmuz 2009’da yaşanan katliam dahil olmak üzere katliamlar, yargısız infazlar, keyfî gözaltı, keyfî tutuklama, işkence ve idam cezaları ile doğum kontrolü politikası nedeniyle gerçekleşen ölümler ve nükleer denemelerden kaynaklı yaşam hakkına yönelik ihlaller sistematik olarak devam etmektedir.
  • Tek tipçi anlayışla özellikle Uygur olanlara ve Müslüman olanlara hayatın her alanında ve hassaten kamu kurumlarında hizmet alan veya veren pozisyonunda ve sokakta da ayrımcı politikalar, fiiller uygulanmaktadır.
  • Uygur dilinin yasaklanması, kısıtlanması ve diğer ihlaller işgal süreci ile başlamıştır. Otonominin sözde kalması nedeniyle de Uygur dili, dini, Uygur kimliği açısından sorunlar devam etmektedir. Ana dilin kullanımının kısıtlanması; ana dilde eğitimin yasaklanması Doğu Türkistanlıların en fazla dile getirdiği ihlaller arasındadır.
  • Demografik yapının değişmesi, zorunlu göç ve yerleşim politikaları sonucunda çok sayıda insan yerinden edilmiştir. Ülkede özellikle Müslüman Uygurlar için gerek temel hak ve özgürlükler yönünden gerekse temel insani ihtiyaçlar yönünden ciddi sorunlar söz konusudur. Çinlilerin Uygur bölgelerine yerleştirilmesi önemli bir sorun kaynağıdır.
  • 1949 yılında Doğu Türkistan bölgesindeki Uygur nüfusunun genel nüfusa oranı %90'ın üzerindeydi. Bugün ise bu oran %45'e düşmüş durumdadır. Çinlilerin oranı ise %40 dolaylarındadır.
  • İfade özgürlüğünün kısıtlanması; haber alma, iletişim ve bilgi edinme özgürlüğünün kısıtlanması sadece Doğu Türkistan ve Çin içerisinde yaşayanlarla ilgili değil dünyanın dört bir yanındaki herkese yönelik bir ihlaldir.
  • Çin’in uyguladığı baskıcı politikalar, bölgeye uluslararası ulaşımı, insani yardımların girişini ve hak ihlallerinin yerinde tespitini imkânsız hâle getirmektedir.
  • Doğum kontrolü politikası, zorunlu kürtaj, genç kızların zorunlu işçi olarak çalıştırılması, Doğu Türkistanlı kadınların fuhşa zorlanması gibi ihlaller ise özellikle kadınların yoğunlukla maruz kaldığı ihlaller arasındadır.

Bu zulümlerin sebeplerine gelecek olursak:

  • Doğu Türkistan, Çin topraklarının altıda biridir ve sekiz ülkeye sınırı bulunmaktadır. Bu açıdan tarihsel olarak bakıldığında bölge Çin için yabancıların istilalarına karşı bir tampon bölge görevi görmüştür.
  • Doğu Türkistan petrol, uranyum, demir, kömür, altın, volfram, tuz, doğalgaz gibi stratejik yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip ülkedir.
  • Doğu Türkistan’ın Taklamakan çölünün ilerisinde ve Çin Seddinin arkasında kalan tek toprak parçası olması sebebiyle; Çin işgal ettiği bu toprakları Batıya açılan penceresi konumunda görüyor ve bu stratejik konumu Doğu Türkistan’ı Çin için vazgeçilmez hale getirmektedir.
  • Petrol zenginliğinden dolayı “Umut Denizi” olarak adlandırılan Tarım Havzası’nın 10 milyar tonun üzerinde petrol kapasitesi olduğu ve bölgede yapılan araştırmalarda, Doğu Türkistan topraklarında 300 milyon ton petrol ve 220 milyar metre küp doğal gaz kapasitesi olan 13 yatak olduğuna işaret edilmektedir.
  • Çin sanayisi için hayati önem taşıyan, Orta Asya Türk Devletlerinden gelecek herhangi bir boru hattının doğal güzergahı Doğu Türkistan olacaktır. Böyle bir taşıma sisteminin Çin için sağlıklı ve güvenilir olmasının en garantili yolu ise Doğu Türkistan’ın kendi denetimi altında bulunmasıdır.
  • Çin’in yer altı zenginliklerinin dörtte üçü Doğu Türkistan topraklarında bulunmaktadır. Çin topraklarında çıkarılan 148 çeşit madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan’da yer almaktadır.
  • Çin’in toplam kömür rezervinin yarısını oluşturan Doğu Türkistan’da 2 trilyon ton kömür havzası olduğu belirlenmiştir. Bu da Çin’in toplam kömür rezervinin yarısını oluşturmaktadır.

Sıralamış olduğumuz ekonomik, stratejik ve demografik sebeplerden ötürü Çin Halk Cumhuriyeti azılı dişlerini ve pençelerini Doğu Türkistan’a ve Uygur Türklerine geçirmiştir.Dünyanın umarsız kaldığı Doğu Türkistan’a biz Müslümanlar olarak bir an önce harekete geçmeli ve yaşanan dramı gözler önüne sermeliyiz.Dünya’nın neresinde bir zulüm varsa bizler bu zulme karşı gerekli önlemleri almalı ve mazlumun safında yer almalıyız.Türkiye Cumhuriyeti olarak yetkiller bir an önce diplomatik bağlantılar yoluyla sürece müdahil olmalıdır.Soydaşlarımız ve dindaşlarımızın yaşadığı bu sıkıntıları her türlü siyasi ve ekonomik platformlarda dile getirmeli ve Çin Halk Cumhuriyetini her türlü anlamda haksız olduklarını ifade etmeliyiz.Sivil Toplum Kuruluşlarımız, siyasi partilerimiz ve halkımız ile beraber bu çağrıyı her daim en yüksek sesle haykırmalıyız.İnsani yardımlara konulan engellerin bir an önce kalkması ve bölgeye girişin serbest olması için çalışmalara başlanılmasını sağlamalıyız.Türk Devletleri ile bu konuda iş birliği yapılması ve İslam İş Birliği Teşkilatının aktif bir şekilde sürece katkı yapması için gerekli mercileri harekete geçirmeliyiz.Saadet Partisi Gençlik Kolları olarak buradan bir kez daha yinelemekte fayda görüyor ve ifade ediyoruz ki bu zulmü asla kabul etmiyoruz ve bu zulmün ve vahşetin sona ermesi için Türkiye çapında ve uluslararası arenada her daim elimizden gelen gayreti göstereceğiz.Konuşmamızın başında ifade ettiğimiz gibi Filistin, Suriye, Yemen ve bütün mazlumlar bizler için nasıl azizse; Doğu Türkistan ve Uygurlu kardeşlerimizde bizler için aynı şekilde aziz ve muhteremdirler.Son olarak zulum asla ebedi olmayacaktır ve kötülük mutlaka hüsrana uğrayacaktır. 

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.