TÜRKAV: Fındık tarım arazisinde yaptığı açıklamayla sanayiciden tüccara ve üreticilerine kadar FINDIK ürününü değerlendirerek kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Mitolojide kutsal bir yeri olduğu bilinen fındığın kültüre alınma tarihi 2500 yıl öncesine kadar dayanmaktadır.

24 Haziran 2020 Çarşamba 18:34
TÜRKAV: Fındık tarım arazisinde yaptığı açıklamayla sanayiciden tüccara ve üreticilerine kadar FINDIK ürününü değerlendirerek kamuoyu ile paylaşıyoruz.

TÜRKAV Başkanı Kenan Kuru, yaptığı yazılı açıklamada;Doğu Karadeniz Bölgesi olarak da bilinen Fındığın anavatanı Trabzon ve çevresidir.

Trabzon’un 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesi ile bu kutsal ürünün bölgesi tamamen idaremiz altına girmiştir.Fındık en önemli ihraç ürünlerinden biri olarak mısırdan sonra en çok tarımı yapılan ürün durumunda olmuştur. Dolayısıyla, geleneksel ihraç ürünlerimizden biri olarak fındık, Doğu Karadeniz Bölgesini simgeleyen az sayıda ürünlerden olmuştur/olmaya devam etmektedir.Bakın, fındık bahçelerinin toplam alanı tarım alanlarının %33 ünü kaplamaktadır. O yıllarda fındık Trabzon’un (İmparatorluk döneminde Trabzon, Artvin, Rize, Giresun, Ordu ve Samsun’un dâhil olduğu sancak) önemli geçim kaynağını oluşturmuştur.
 

GÜNÜMÜZDE FINDIK
Fındık, Trabzon ve Doğu Karadeniz Bölgesi ekonomisi için temel unsur olmakla beraber aynı zamanda sosyolojik olarak da ele alınması gereken bir üründür.
Fındık günümüzde özellikle Trabzon, Giresun ve Ordu ekonomisinde hala önemli bir yere sahiptir. Fındığın önemine şöyle bir bakalım; Karadeniz insanı, Nişan, Düğün, Okul ve yıllık alışveriş gibi en temel ödemelerini “fındık ayı” dediği Ağustos- Eylül ayı sonrasına gelecek şekilde planlar. Yanı Trabzon’ da aile ekonomisi fındıkla mutluluk yaşar.

FINDIĞA ALTERNATİF OLUR MU?
Fındık zenginliktir. Allah tarafından Trabzon ve çevresine bahşedilmiştir. Kırsal yaşamın sürdürülmesinde ve kırsal nüfusun yerinde istihdam edilmesinde ülkemiz için son derece önemli olan fındığın varlığını görürüz. O halde fındığın alternatifi olur mu? Fındık dışında bir alternatif üretim imkânı görülmeyen, arazi yapısı nedeniyle hayat şartlarının zor olduğu Karadeniz coğrafyasında, kırsal yaşamın sürdürülebilir kılınmasında ve göçün önlenmesinde fındık yegâne araç olarak kendini göstermektedir.

Biz biliyoruz ki, Öteden beri (1964) Devlet destekleme alımları ile Pazar ve fiyat güvencesinin sağlanması fındık yetiştiriciliğini özendirmiştir. Hatta üretim fazlalığı ve ihracatta sorunlar yaşanması nedeni ile, 1983 yılında çıkartılan 2844 sayılı ‘’Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Sınırlandırılması’ hakkındaki kanuna rağmen fındık üretim alanları Karadeniz’e kıyısı olan illerin tamamının yanı sıra, iç kısımlarda Gümüşhane, Tokat ve Bolu illerinin bazı ilçelerine de yayılmıştır.  Ve fındığın üretim alanları 16 il ve 123 yere yayılarak iki katına çıkmıştır.
Zamanla gübreleme, ilaçlama gibi kültürel ve teknik işlemlerin de devreye girmesi ile verimlilik daha da artmıştır. Dolayısıyla fındığın hala alternatifi bulunamamıştır.

DÜNYA- FINDIK
FAOSTAT ve TÜİK rakamlarına göre (2018 yılı) dünya fındık üretim miktarı ve üretim alanlarına bakalım.
TÜRKİYE 776. 046 ton, 734. 408 hektar alanda,
İtalya 132. 699 ton, 78. 593 hektar alanda,
Azerbaycan 52. 067 ton, 39. 021 hektar alanda,
ABD 46. 270 ton, 17. 806 hektar alanda,
İran 15. 839 ton, 17. 957 hektar alanda,
Gürcistan 17. 000 ton, 9. 484 hektar alanda,
İspanya 8. 033 ton, 13.505 hektar alanda,
Çin 24. 790 ton, 11. 775 hektar alanda,
Fransa 14. 988 ton, 6. 644 hektar alanda,
DİĞER 37. 202 ton, 43. 030 hektar alanda,
DÜNYA 1.124.934 ton, 972.223 hektar alanda,  Tablodan da görüldüğü gibi dünya fındık üretiminde Türkiye, açık ara doğal liderlik pozisyonunu korumaktadır.
Bu tabloda en dikkat çeken ülke İmparatorluk yıllarından beri rakibimiz olmasa da Türkiye’den sonra en büyük üretici konumunda olan İspanya’nın fındık üretiminde bir gerileme devrine girdiği net olarak görülmektedir. Üretim maliyetlerini artırmasından fındık üreticileri daha çok gelir getiren, Badem ve sebzecilik gibi Alternatif üretim alanlarına yönelttiği görülmektedir.

Avrupa birliği ülkelerinin kendine yeterlilik politikaları çerçevesinde özellikle fındık talebinin Avrupa birliği ülkelerinden karşılanmasını sağlamak için Avrupa parlamentosu fındık üretimi için oldukça ciddi teşvikler vermektedir.

Fındıkta Türkiye’nin tekelini kırıp, kendileri için alternatif tedarikçi ülke arayışları sonucunda yakın coğrafyamızda benzer iklim özelliklerine sahip bazı şirketleri destekleyerek ciddi boyutlarda fındık üretim alanları tesis etme yoluna gittiler.

Fakat Avrupa coğrafyasında istenilen üretimi henüz gerçekleştirememişlerdir.

Bu tabloda dikkat çeken ülkelerden birisi, belki de en önemlisi ABD’dir.
ABD melezleme ve bazı ıslah programları ile her yıl 3-4 çeşit geliştirilerek üretime katılmaktadır. Bu gidişle en büyük rakibimiz ABD olacak gibi görünmektedir.

Ülkemizin fındığın kültüre alındığı ilk yer olması ve genetik varyasyon zenginliğine rağmen bu potansiyel iyi kullanılıp verimli ve kaliteli çeşit geliştirme programları uygulamaya konulmalıdır.
Her şeye rağmen Türkiye Dünya fındık üretiminin %69 unu tek başına gerçekleştirirken, dünya fındık üretim alanlarının %75 ine sahiptir. Fındık tek kuruş ithal girdi olmaksızın döviz kurlarındaki dalgalanmalara rağmen Ülkemiz ekonomisine her yıl 1,5 – 2 milyar $ döviz kazandırmaktadır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.